Günümüzde çok büyük kitleleri etkisi alan futbol, şüphesiz ki dünya üzerinde en popüler spor. Futbol oyunu evrensel bir biçimde ele alan ‘Futbol ve Küreselleşme’ isimli kitabın yazarı Fransız sosyolog Pascal Boniface’e göre futbol küreselleşmenin kesin aşamasıdır ve dünya üzerinde futboldan daha evrensel bir olay yoktur. Futbol bu popülarite yanında çok ciddi sorunları da beraberinde getirmektedir.
Özellikle son yıllarda gerek ülkemizde gerek ise dünyada seyirci olayları halen yaşanmaktadır.Ulusal ve uluslararası karşılaşmalarda herhangi bir gerekçe ile birçok problem oluşmakta bunun sonucu ise saha içi ve dışı şiddet olayları olarak bireyleri ve kulüpleri etkilemektedir. Ülkemizde ise son yıllarda futbol kaynaklı olarak şiddet olaylarında ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Alt liglerden en üst lig olan süper lige kadar, kulüp yöneticilerinden taraftarlara kadar futbol şiddeti saha içinde ve saha dışında kendisini negatif biçimde göstermektedir. Burada önemli olan nokta şudur; kişilerin kendi sorumluluklarını bilmemesi ve art niyetli olmaları. Bu şiddet ve saldırganlık ortamının ortaya çıkmasındaki temel nedenlere alt kısımlarda değineceğim.
1) Kulüp yöneticileri: Öncelikle Türkiye’de bir kulüp yetkilisi veya yöneticisi olmak birçok alanda farklı olanaklar sağ Örneğin medyada daha fazla aktif olmak gibi. Kulüp yöneticilerinin kışkırtıcı,olumsuz yorumları şiddet bakımından en temel sebeptir. Spor ahlakı denilen kavram bu kişilerin unutmaması gereken bir gerçektir. Yöneticiler açıklama yaparken konuştukları sözlerin toplumda şiddet uyandıracak sözler olmamasına dikkat etmeleri gerekmektedir. Fakat bu dikkat ve özen yükümlülüğünü maalasef yöneticilerimizde göremiyoruz ve bu açıklamalar taraftarların arasına nifak tohumu ekiyor ve hoşgörüsüzlüğü arttırıyor.
2) Medya: Yayın havuzunda çok yüksek paraların dönmesi ve medyanın tiraj ve reyting uğruna futbolcuları,yöneticileri,teknik direktörleri rencide eden yayınlar yapması da şiddetin ortaya çıkmasında temel rol oynar. Hem yazılı hem yazılı olmayan basının kulüpler arasındaki rekabeti körükleyerek,bazı açıklamaları kişilere yanlış aksettirmesi, tahrik edici yayınlarda bulunması saldırganlığın ortaya çıkmasında kaçınılmaz bir unsur olarak görülmektedir. Ülkemizde birçok televizyon kanalında ‘FUTBOL’ konuşulması gerekirken nedense reyting uğruna basit kavgalar çıkartılmaktadır. İnsanlarımızda bu programları izleyerek etkilenmekte ve yeri geldiği zaman en yakın olduğu kişilere karşı saldırganlaşmanktadır. Hal böyle olunca çıkarlar uğruna şiddet ortamı yaygınlaşmaktadır.
3) Futbol Federasyonu ve Kurullar: Burada üzerinde durulması gereken nokta aslında kulüplere ve futbolculara verilen cezaların adaletli olup olmamasıdır. Örneğin aynı eylemden dolayı bir futbolcu 2 maç ceza alırken diğer bir futbolcu 5 maç ceza alabiliyor. Kurullarda uygulanan bu adaletsiz ceza sistemi ve bunun sonucunda verilen cezalar doğal olarak kulüpleri etkilemektedir. Bu da kulüplerin kurullara olan güven duygusunu zedelediği ve kurulların kararlarının önemsiz olduğunu gösteriyor. Bu yönden bu eşitsizlikler şiddet ortamını körüklemektedir.
4) Güvenlik önlemlerinin yetersiz olması ve kolluk kuvvetinin davranışları: Özel güvenlik ve kolluk kuvvetlerinin etkin iş birliğini gerektiren futbol ve stadyum güvenliği alanında teknik ve akademik olarak uzmanlaşmayan, yeterli eğitim, deneyim ve organizasyon yeteneğine sahip olmayan bir güvenlik yapılanması olayların artmasına neden olmaktadır. Kimi zaman polisimiz taraftarlara karşı sert ve katı bir tutum sergilemesi şiddetin baş sorumlusu olmasına neden olmaktadır. Örneğin; polislerin stadyuma girişlerde kişiler üzerinde gerçekleştirdiği arama eylemini abartmış olması taraftarları provake etmeye neden olabilmektedir. Zihnimizi biraz yoklarken ‘Şİke’ davası ile gündeme gelen ve daha sonra değiştirilen yasaya hem toplum hem de hukukçular güven duymuyor.
Yukarıda saydığım nedenlerin yanında saymadığım nedenler de bulunur. Yukarıda bahsettiğim nedenler şiddet ve saldırganlık ortamının oluşmasında baş faktörlerdir. Ülkemizde şiddet ve saldırganlık ortamının son bulması için daha doğrusu azalması için projeler düşünülmelidir. Futbolda yaşanan olayların çözülmesi toplumun tüm kesimlerinin işbirliği ile olur. Yöneticilerin maçlardan önce veya sonra kışkırtıcı açıklamalardan kaçınması gerekir. Eğer bu şiddet ortamı sonlandırılmak isteniyorsa futbolcular,yöneticiler,polisler,güvenlik birimleri ve taraftarlar birlikte hareket etmelidir. Medya yayınlarına daha fazla dikkat etmeli, kışkırtıcı ve tahrik edici mesajlardan-açıklamalardan uzak durmalı. Basit kavgalar yerine Türk futbolunun gelişmesi için geliştirici yayınlar yapmalıdır. Türkiye Futbol Federasyonunun ve kurullarının yöneticilere,kulüplere ve futbolculara verdiği cezalar adaletli UEFA ve FİFA standartlarına uygun ve caydırıcı olmalıdır. Fair Play’i destekleyici organizasyon sayısı artırılarak başarılı kulüp, oyuncu ve hatta taraftar gruplarına ödüller verilebilir. Ayrıca yayın gelirlerinden elde edilen miktar takımlar arasında adil bir şekilde pay edilmesi gerekir.
En önemli görev devlete düşmektedir. Temel spor politikası spora teşvik olmalıdır. Tesisleşmeye daha fazla önem vermelidir. Sporu hayatımıza ne kadar çok sokabilir ve yaygınlaştırabilirsek o ölçüde kendi farklılıklarımızı ve çeşitliliklerimizi de görebiliriz. Bu uygulamaya okullardan başlamak ve okul yoluyla gençlerimizi yeniden kazanmak mümkün olabilir. Futbol çok güzel ve eğlenceli bir oyundur ve bu oyuna saygı göstermek gerekir. Bu nedenle bu ortamın son bulması için herkes elini taşın altına sokmalıdır.
Kaan Karaarslan